Bandırma İlçe Halk Kütüphanesi
 

BAĞLANTILAR

 
 




Tarihçesi

     

  • 3
  • 1

 

        Bandırma'nın ilk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Çeşitli araştırmalardan, Bandırma'nın M.Ö. 8 ve 9. yüzyıllar arasında, Kapıdağ yarımadasındaki Kyzikos şehri ile aynı zamanda kurulmuş olabileceği sonucuna varılmıştır.

 

       Bandırma o zamanlar, bugünkü şehir merkezinin yaklaşık 2 km kadar kuzeydoğusunda bulunan ve günümüzde Livatya ve Ağıldere olarak anılan bölgede kurulmuştur. Bir balıkçı köyü olan ve Kyzikos şehir devletinin limanı olarak da kullanılan Bandırma, o yıllarda "Güvenilir Liman" anlamına gelen PANORMOS olarak anılıyordu.

 

      Çeşitli zamanlarda Frigler, Mysialılar, Traklar ve Perslerin egemenliğinde kalan Bandırma bölgesi, M.Ö.334 yılında Makedonya kralı Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. Buralar daha sonraki yıllarda Roma ve Bizanslıların eline geçmiştir.

 

        Bandırma'ya Türklerin ilk gelişi ise, Anadolu'da ilk Türk Devletini kuran Kutulmuşoğlu Süleymanbey'in 1076 yılında Kyzikos'la birlikte Aydıncık ve Bandırma'yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında Selçuklu Sultanı 1.Kılıçarslan'ın vefatı sonrası bölge tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir.

 

        Bandırma 13. yüzyılın başlarında Karesi Beyliği'nin himayesi altına girmiş, 1345 yılında Orhan Gazi zamanında Osmanlıların eline geçmiştir. Bandırma bu yıllarda küçük bir balıkçı köyü idi.Orhan Gazi bölgenin idaresini büyük oğlu Süleyman Paşa'a vermiştir.

 

         Bir süre Aydıncık ve Hüdavendigar'a bağlı olan Bandırma 16. yüzyılın 2.yarısında Galata Kazası Kapıdağ nahiyesine bağlı bir köy idi.

 

        Evliya Çelebi, o yılların Bandırma'sını şöyle anlatıyor: "Anadolu eyaletinde, Bursa Sancağı'na bağlı olup, yüz elli akçelik kazadır. Bir hakimi de gümrük eminidir. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri, muhtesibi, bacdarı, ankibi, ayan ve eşrafı vardır.Rum denizinde büyük bir ticaret iskelesidir.On iki mahallesi olup, on yedi de mihrabı vardır. Binaları alçaklı yüksekli, kiremit örtülü evler olup, Rum Denizinin kıyılarında kurulmuştur. İskele başındaki gümrüğü yetmiş yük akçe kiraya verilir. Çocuk mektebi, derviş tekkeleri ve hamamları vardır. Çarşısında bütün sanatkarlar varsa da bedesteni yoktur. Hazreti Süleyman'ın Hatunu Belkıs, kah burada kah Edincik'de otururdu."

 

        Bandırma'nın o yıllardaki gelişiminde Padişah'ın Dergahı Ali Çavuşlarından Haydarçavuş'un Bandırma'ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. Bazı kaynaklarda Bandırma'ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen Haydarçavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkan yaptırmıştır. Bu eserleri vakıf olarak Bandırma'ya bırakan Haydarçavuş'un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

 

        Bandırma, 1830 yılında Erdek ilçesi Kapıdağ bucağına bağlanmış, tanzimata kadar voyvodalıkla idare edilen Bandırma Tanzimatın ilanından sonra gerçekleştirilen idari yapılanma ile Erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.

 

        1874 yılında büyük bir yangın geçiren Bandırma'nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. Yangın sonrası Bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, Haydarçavuş camii de on bir yılda kagir olarak yeniden yapılmıştır.

 

        1876- 1878 Osmanlı- Rus savaşı sonunda, Kırım ve Romanya'dan göç eden tatarların Bandırma'ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler sonrası Bandırma, 1879 yılında Karesi Sancağı'na (Balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi haline getiriliş daha sonra Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1879 yılı salnamesinde Belediyenin yeni seçilmekte olduğu belirtilmektedir.

 

1889 yılı salnamesinde, Bandırma ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır:

 

        "Kaza Merkezi Marmara Denizi sahilindedir. 18 mahalle, 9031 nüfusludur. Kaza 5 cami-i şerif, 4 mescit, 5 kilise, 4 manastır, 3 hamam, 10 han, 15 fırın, 6 tabakhane, 14 yel değirmeni, 2 kiremit ocağı, 3 kireç ocağı, 3 eczane, 2 kıraathane, 60 kahvehane, 550 dükkan 200 mağaza, 2850 hane, 17 sübyan mektebi, 1 mektep-i iptidai ve rüştiye, 2 gaz deposu, 1 baruthane, 1 un fabrikası, 1 askeri debboy, büyük vapur iskelesi, gene orada Belediye dairesi, bir telgrafhane ve hükümet konağı vardır.

 

        Bandırma iskelesi, ticaretgah bir mahal olup Karesi sancağının ithalat-ihracat başlıca merkezdir. Dersaadet'den (İstanbul) buraya hemen her gün vapurlar gelir, gider. Fakat haftada üç postası vardır. Karesi Sancağı'nda üretilen madenler buradan doğruca Avrupa'ya gönderilir."

 

        Dr. Şerafeddin MAĞMUMİ, "Bir Osmanlı Doktorunun Anıları" adlı kitabında 1889 yılı Bandırmasını şöyle anlatıyor:

 

       "Onsekiz mahalleden oluşup onbeş yıl önce çıkan ve bir-iki mahalle dışında ötekileri tamamıyla ortadan kaldıran yangın felaketinden sonra düzgün bir plan çizilerek ve onun gereğince şimdiki evler inşa edildiğinden araları birbirine paralel ve düzdür. İskele başında ve Belediye Dairesi önünde yarım daire biçiminde bir meydancık olup kasabanın bütün sokakları buradan başlar. Kasabayı tam ortasından keserek buraya varan birinci sınıf caddesi bu kadarcık bir yerde "bulvar" adına hak kazanıyor.Kasabaya dama tahtası biçimini veren sokakların tümü balık sırtı kaldırımla döşenmiş olup tümünde yaya kaldırımları da vardır.

 

        Poyraz estiği zaman deniz tekneleri barınamadığından doğu yönüne 120-140 metre uzunluğunda bir kordon inşasıyla liman yapılması yerel belediyeye verilmiş ve şimdiye kadar 50 metrelik yere taş dökülmüştür. Liman ve rıhtımın inşasıyla Balıkesir'e kadar bir de demiryolu uzatılacak olursa Bandırma'nın ufak bir İzmir olacağına kuşku yoktur.

 

        Kasabanın içinde yüksek ve taş binalar olmayıp birçok cami içinde, iskele başında ve orta cadde üstünde yeniden inşa edilen Haydarçavuş Camisi kasabanın tek bezeğidir. Bu süslü bina uzaktan tıpkı Ortaköy Camisini andırır bir biçimde ve resimde olup yıldırımsavarı ve taş alemli minaresi de çok sevimlidir.

 

        Kasaba günden güne büyümekte ve imar edilmekte olup yerleştirilen göçmenler tarafından Askerlik Dairesi'nin bulunduğu yere kadar yeni evler yapılarak mahalleler oluşturulmuş ve nazım plandan ayrılmayarak düzenli yerleşmenin sürdürüldüğü görülmektedir."

 

         Dr. Şerafettin MAĞMUMİ'nin bahsettiği Bandırma-İzmir demiryolu 1911 yılında hizmete girmiştir. Daha önce İzmir-Soma arasında bulunan demiryolu, Fransız Robert ve Enklars firmaları tarafından Bandırma'ya kadar getirilmiştir. İzmir Kasaba Temdidi adı altında çalışan bu demiryolu hattı, kapitülasyonların sona erdirilmesiyle D.D.Y.'na devredilmiştir.

 

         Birinci Dünya Savaşı sıralarında Bandırma, Çanakkale Boğazının kapatılması ile bölgesel olarak büyük bir önem kazanmıştır. Özellikle Çanakkale'ye asker ve malzeme nakliyesi konusunda önemli bir rol oynamıştır.

 

         Askeri ve ekonomik alandaki bu stratejik konum, nüfusun da artmasına neden olmuştur.

 

         Cumhuriyet öncesi Bandırma'da Türkler, Ermeni ve Rumlarla birlikte yaşıyordu. Türkler genelde tarımla uğraşırken Rum ve Ermeniler ticaret işlemleri ile geçiniyorlardı.

  



İçerik Görüntülenme Sayısı

Bu sayfa 2418 kez gösterilmiştir.